Follow Me on Pinterest

30 Aralık 2011 Cuma


MUSMUTLU YILLAR


Çocuk gibi düşünebildiğimiz, huzurlu, mutlu, bol sağlıklı, hop-hoplu, zıp-zıplı bir yeni yıl geliyor olsun istiyorum.  Sevmeyi bilmeyenlerin öğrendiği, sevgilerin paylaşarak pekiştiği, az ağladığımız çok çok güldüğümüz, güpgüzel haberler aldığımız, şepşeker günlerimizle dolu olacak bir sene olsun istiyorum.
Herşey hayal edemeyeceğimiz kadar rengarenk olsun. Hepiciğiniziii çook seviyoooruuuum.



Bu aşağıda ki şarkı da sincosh'un size Abba'dan hediyesi :O)


Sincosh selamlarımla,

25 Aralık 2011 Pazar


KLASIK MUZIK AROMALI SUT


Klasik müziğin bir sütün tadını değiştirip değiştirmeyeceğini deneyimleyemediğim için açıkcası kendi fikrimi söyleyemiyorum biliyorsunuz bizde böyle şeyler için yola dökülen insan profili henüz oluşmuş değil. 
Gerçi baktığımızda bu yola çıkışta oldukça reklam kokulu bir durum fakat içinde klasik müzik ve inek kardeşlerimiz olunca durumun kokusu benim nezdimde biraz misleniyor işte :O)

Müziğin -özellikle de klasik müziğin- inekler ve dolayısıyla da süt lezizliği üzerinde olumlu etkilerinin olduğu bilimsel bir gerçekmiş ki benim de yeni haberim oldu. Okuduğum yayın der ki:   Jung von Matt yaratıcı ekibi, Dortmund şehrinin klasik müzik merkezi Konzerthaus Dortmund için harika bir tanıtım konsepti yapış.Dortmund Filarmoni Orkestrası sanatçıları şehrin dışında bir çiftliğin yollarına düşmüş ve burada yüzlerce şanslı inek için özel bir konser vermişler. Bunu takip eden günlerde 9 farklı bestecinin eserleri ineklere düzenli olarak dinletilmiş. Bu ineklerden sağılan taze süt, 9 farklı müzik zevkine ithafen şişelenmiş ve böylece Konzertmilch Dortmund sütleri raflardaki yerini almaya başlamış.
Sonuç ise inanılmaz: İnsanlar bu harika fikrin ürünü olan sütlerin tadına bakmak için sıraya girmişler. Ayrıca Konzerthaus Dortmund bugüne kadar klasik müzikle pek alakası olmayan dinleyicilerin bile ilgisini cezbetmeyi başarmış, böylece en kârlı sezonunu yaşamış.
İşte buda buda tanıtım filmi, ilgilendiysen tıkla ;O)









NOT: İlgili alıntı Süt kutusundan okunmuştur ve ilgilenilmiştir.

19 Aralık 2011 Pazartesi


I FEEL GOOOD TODAY




Bilinçaltına mesaj gönderme temalı bir güne, bir pazartesine selam olsun. Haftasonu biraz acıklı geçti malesef :O( sevgili boyun pörtleğim beni çok üzdü bu haftasonu; bilhassa dün iyice bir ortaya çıkıp beni çook özlediğini gösterdi :O) Bu özlem karşısında gözyaşlarıma da engel olmadım tabi.
Halen süper değilim lakin bir haftaya da nasıl başlarsan öyle gider düşüncesinde bir insanım. Yeni güne terapi ile başladım diyebilirim önce yatakta sevgili kemiklerimi ve kaslarımı rahatlattım sonra buz gibi suyla günaaaaydıııın! dedim güne. Yukarıda ki çalışmayı çok beğenmiştim bugüne çok yakıştı bence, her yeni gün daha da iyi başlayacağımız günler ile dolu olsun. Su gibi hafta diliyorum Sincosh severler ve Sincosh selamlarımı gönderiyorum.

14 Aralık 2011 Çarşamba


Jazz for Cows


Sevimli şeyler nasıl da şenlendirir insanı bu yoğun iş gününün ardından izlediğim bu video beni nasıl mutlu etti anlatamam. Bu gördüğüm en sevimli konser hem de inek arkadaşlarımız için.
Herşeyi sev !....

Sincosh selamlarımla,


12 Aralık 2011 Pazartesi


AKLIMIN KANCALARI Vol 4.0

Küçüktüm, ufacıktım. Top oynadım, acıktım..... 


Bu defa uzun uzun yazmaya gerek yok,
Halen böyle düşünebilelerimiz varsa
muhteşemiiin Ş'sinin ballı tarçınlı bir çörek olduğu durumdur daha ne olsun.

Hepimizin içinde uyandırabileceğimiz bir çocuk var
sadece dürtün yeter

Sincosh selamlarımla,

8 Aralık 2011 Perşembe


HUZUR


Ateş böcekleri,
Masa ayağına iliştirilen bir çiçek
Kuş sesleri
Huzuuur....
Saçlarını dağıtan rüzgar
Gidiş....
Beklenmedik yerlerde bulunan çiçekler
Süpriz....
Benim de çocukken topladığım yeşil parlak böcekler
Sessizliğin çoşkunluğu
Bekleyiş....
Yemyeşil yaprakların arasına saklanmış gelincik
Aşk

Bu saatte kafamda ki tüm sesler sustu, sessizliğin içindeyim ve aklımın kancaları kancalarını gizlediğinde artık tüm sesleri duyabilirim bu dinginliğin coşkusu öyle tarifsizdir ki.... Mutlu, huzurlu bir akşam dilerim.

Sincosh selamlarımla,

5 Aralık 2011 Pazartesi

ORIGAMI


Madem blogumun adı sevimli şeyler o zaman biraz da minnoş işler koyma vakti geldide geçiyor bile. Çocukken TV'de yaldızlı kağıtlardan Origami yaptıkları bir çocuk programı vardı tüm hafta yediğim çikolataların folyolarını itina ile biriktiridim onlarla birlikte yapabilmek için.
Sonra yapıp yapıp birilerine hediye ederdim hatta annaneme yazdığım mektupların içine koyadım o da benim için vitrininde sergilerdi onları; halen de çok severim origami işlerini, hele bazıları var ki tamda dudak ısırttıracak cinsten.

Badem ben bir sincosh'um o zaman hemen aşağıya bir sincosh origamisi koyuyorum.


Muhakkak aşağıda ki siteye göz atın inanılmaz bir site nerdeyse yok yok, ayrıca hepsi için yapımını anlatan bir video bile eklenmiş muhteş bir site yani hepimize hayırlı uğurlu olsun.

Sincosh selamlarımla,

PS:  Eh yılbaşıda yakınlaştığına göre renk renk kağıtlar alıp, eviniz yada eşinize dostunuza hediye etmeniz için
ilk denemeniz Christmas temalı olanlar olsun bence, bende tarçınlı kurabiyemle yapmayı düşünüyorum bu altiviteyi ;O)

http://en.origami-club.com//index.html

4 Aralık 2011 Pazar


AKLIMIN KANCALARI Vol 3.0

Çocukluk yazlarının büyük çoğunluğu Kilyos' ta geçerdi. Arkadaşımın annesi götürdü bizi, ellerimiz buruşana ve dudaklarımız morarana dek sudan çıkmazdık, o zamanlar henüz yüzmeyi bilmiyordum ama belki de herkeslerin yapmış olduğu gibi dizlerim suyun altında ki kumlarda, kolarımla yüzüyormuş gibi yaparak etrafa bakardım heyecanla, bu oyun öyle hoşuma giderdi ki rüyalarımda bol bol yüzerdim sonra. Bir gün yine orda edindiğim bir arkadaş bana suyun altında kalmayı ve hareket edebilmeyi kısaca dalmayı öğretti nasıl mutluydum anlatamam artık yüzüyordum sayılabilirdi hem yukarıda yada aşağıda ne fark ederdi ki. Artık bol bol denizkızcılık oynayabilecektim yaşansındı :O)

Suyun altını belki de bu yüzden bu kadar çok seviyor olabilirim,yüzmeyi tam olarak öğrendikten sonra bile dalıp çıkmak hep daha cazip geliyordu yüzmekten. Sanırım 2003 yazıydı, dalgıç olan arkadaşlarımla birlikte  ilk defa bir dalış teknesine gittim, herkes giyip kuşanıp dalmaya gidiyordu bende arkalarından bakıyordum merakla sonra neler gördüklerini anlattırıyordum, bu kadar meraklı olunca arkadaşım bana neden sende discovery dalış denemiyorsun dedi ve o gün  yeryüzünde ki tek cenneti keşfedeceğimi bilmeden denemeye karar verdim.
Başlarda yapamazmışım gibi gelmesine rağmen beni daldıran çocuk hızıma ve merakıma yetişemeyince paletimin ucundan beni yakalamaya çalışmakla geçirdi tüm dalışı, gördüklerim karşısında nasıl mutlu mesut bir insan olmuştum anlatamam. Balıklara o kadar yakından ve net bakabilmek pouuuf nefesim bitti diye çıkma derdi olmadan o kadar keyifliydi ki.

Bu keşif dalışını ne kadar zaman ballandıra ballandıra anlattım bilemiyorum ama 2004 yazında ben artık dalgıç olmuştum ve her suyun altına girdiğimde gözlerimde ki pırıltılarla çıkıyordum tekneye. Bu mutluluğu tarif edebileceğim kelimeleri seçemiyorum şuanda. Suyun altı gerçekten paha biçilemez bir cennet, eğer bir probleminiz yoksa benden size şiddetli bir tavsiye muhakkak yapmalısınız hem bir discovery dalışın hayatınızda henüz neleri değiştireceğini de bilmiyorsunuz değil mi? Denemeye değmez mi?

Tüm bunları şuanda hatırlıyor ve paylaşıyor olmamın sebebi video'yu aşağıda huzurlarınıza sunarken musmutlu su gibi bir hafta diliyorum.

Sincosh selamlarımla,

PS: Solungaçlarım kurudu


1 Aralık 2011 Perşembe




RÜYALAR ÜLKESİ


Rüyalar ülkesi; bir keşfedilmemiş evrendir bana.
Mutlu olunan, tavşanların kovaladığı, ballı tarçınlı çöreklerin olduğu bir harikalar diyarı, hele birde yumoş yastık ve yorganın ayrıca bir de kalın perdelerin varsa rüyaya dalmak çok muhteşşş bir durumdur.

Uyku böcüğünün beni çoktan ısırdığı şu saatlerde aklımda bol bol rüyaya dalma pozisyonları olmasından bu yazımda rüya konulu olsun istedim.
Harikalar diyarında ki Alice’in bile kıskanacağı rüyalar dilerken  Liz Durrett' in rüya gibi sesiyle "Not Running" parçasını uyumadan önce dinlemenizi çok istedim, ben az önce yeniden dinledim ve şimdi Rüyalar ülkesinde ki randevuma yetişmeliyim.

Sincosh selamlarımla,

Fotoğraf: Hamid Sardar