Follow Me on Pinterest

4 Haziran 2013 Salı


UZUN ARA-  Döndüm, burdayım, biraz gri, biraz sarı ve herşeye rağmen yepyeşil umutlu duygulardayım.


Bayağı bayağı zamanlar geçti üstünden sevgili Sevimli Şeylerime ve size dokunmayalı, hernekadar çoğu şeyi yaşarken aynı bulsakta birçok şey değişti ve hiçbirşey yerinde saymadı bunca zamandır.

Uzun uzun değişiklikleri yazmayı şuanda canım hiç çekmiyor. Mutluluğumun "M" si uzaklara kaçtı, çağırıyorum çağırıyorum gelmiyor.:O) ve ne yapayım ki,  bana beklemesi kalıyor.

Son günlerde içim çok kırgın. Sanki herşey benim kalbimi yarlamaya programlanmış gibi, artık gökyüzünde ne tip gezmeler tozmalar mevcutsa alt-üst oldum diyebilirim. Hele bu zor, kanlı, kavgalı, kinli, insanlığın unutulduğu günler, tüm duygularımı katmerledi sanırım.

Nasıl olur diye gözlerim büyüye büyüye bakıyorum tüm olanlara, gözlerimi, ağzımı, kulaklarımı kapatamıyorum içim hep hophop. Başlayan bu kavganın geldiği çirkin boyut daha da kötü olacak endişesi var içimde. Peki ya çocuklar.... peki ya o sokaklarda hiçbirşeyden habersiz hayvanlar peki ya o kimyasallara mağruz kalan güzelim yeşiler, ağaçlar, çiçekler ve içimizde ki tahribat. Tüm bunlar nasıl düzelecek, içim çok üzgün.

Bu zulüme inanamıyorum, dinden bahseden, ağzından bunu düşürmeyen insanların içinde ki kin, hangi dinde hoşgörülüyor da biz bilmiyoruz.

Son zamanlarda hep aklımda aynı anılar canlanıyor, küçüğüm, annanemin hanımeli kokan evinin asmaaltında büyükbabamın dizine oturmuşum ve karnımın ne kadarının doyduğu eli ile kontrol edip; "hııım burda biraz boşluk var sanki!" diyip gıdıklıyor. Sonra başlıyor anlatmaya, herşeyden konuşuyor, anladıklarım... Anlamadıklarım.... Dinliyorum da dinliyorum.

Bence gündeme yakın olan deyişlerinden birini paylaşmak istiyorum.
O derdi ki; -dizinde otururken ben- " İçin temiz olacak evvela yavrum, kötü şeyler gelmiyecek ve geçmeyecek aklından, birini üzmeyi düşünmeyeceksin, bahçedeki boyumca uzanan Ortanca'ları gösterip "Şimdi bunları sulamaz göz göre göre öldürürsen Allah seni sever mi? " herşeyi seveceksin işte o zaman ancak Allah seni sever ve cennetinde ki bahçelerinde salıncaklara binmene izin verir". Bizim din görüşümüz bu, bunu asla yaşamımıza iliştirmedik, birisine dikte etmedik. İnanışlarına göre arkadaşlar seçmedik hiç,biz böyle büyütüldük nefret ettirerek aptallaştırılmadık.

Düşünce ve inançlarımızdan korkarak yaşamadık biz hiç, şimdi yaşatılmaya çalışması zorumuza gidiyor, bünyemiz kaldırmıyor evet. Dua ediyorum tüm bu saçmalıklar en tatlı, en temiz, en doğru, en mutlu, şekilde son bulsun. Geç olsun ama güç olmasın.


Minikken 01
 Minikken 02
buda internetten çok sevdim di :O)
 
Hepinize coshcoshlu iyi dilekler gönderiyor ve hepinizi çok seviyorum.
Sincosh selamlarımla,

29 Temmuz 2012 Pazar

SINCOSH'un COSHCOSH'u


Özgürlüğün kanatları
Bir kırmızı ve iki  teker
Tekerlerin, hep bulutlara sürer
Sincosh'u deli gibi mutlu eder.....
İyiki varsın cosh cosh ! sen çok yaşa..... :O)


Öyle istedim ki benim olmasını, neredeyse bir memurun senelerce para biriktirip ev sahibi olmayı istemesi kadar. Benim olduğunda, ona kavuştuğumda, beni sarmaladığında içimde ki mutluluğu tarif edebilmem imkansız. Kanatlarım oldu, mutluluğa kaçışlarım ve buluşmalarım oldu birtanecik tontoshum :O)

Hiç abartısız hatta anlatamayacağım kadar çok seviyorum, öyle çok seviyorum ki tekerleği patladığında, patladığına inanmak istemedim günlerce,  lastik söndükçe babamı bisiklet odasına çağırıp çağırıp lastiği şişirdik ve yeniden söndüğünü gördüğümde çocuklar yapıyor diye hayıflanıp durdum, neden böyle oluyor diye ağladım,  sonunda bir bisikletçiye gittik ve  pisoş bir camın tekerlekten içeri haince sızdığını ve benim zavallı coshcoshumun lastiğini patlattığını öğrendim :O) neyse ki kısa sürede eski formuna kavuştu şimdi tek derdi benim ona biraz vakit ayırmam onunla uzun kısa yolculuklar yapmam. İşte böyle sincoshcular artık tanıştığınıza memnun olduysanız belki bundan sonra ki yazım onunla bir yolculuğum olur kimbilir.:O)





Sincosh selamlarımla musmutlu bir hafta diliyorum........

12 Temmuz 2012 Perşembe

15 Haziran 2012 Cuma


GEÇMİŞİN DÜŞÜNSELİ, BUGÜNÜN DEPREŞİSİ
Senelerdir şöyle bir kamp tatili yapmak isterim de yanımda bana eşlik edecek birini bulamadım. Bu çadırları görünce yine aynı hisler kımıl kımıl kımıldanmaya başladı içerimde. Esasen hiç yapmadığım için pür bir macera benim için ve kafamda filmlere yaraşır sahneler.
 Sabah kalktığında mis gibi orman kokusu, buz gibi deniz, kuş cıvıltıları, gözlerini kamaştıran deniz mis gibi havada yapılan kahvaltı, güzel hafif bir müzik, ağaçları ve bitkileri inceleyecek bolca zaman, ormanı keşfetmek için bolca zaman belki şans varsa ufak bir tepeciğe tırmanış yazsam bayağı yazabilirim haaa... unutmadan gece yakılan kamp ateşi etrafında içilen içkiler, mis gibi muhabbet böyle bir fairytale benim kamp düşünselim. 
Her yaz başı aynı muhabbet döner,
A tipi tontosh;
- Yaaaa kamp yapsak yaaa! Süper olmaz mı!... 
- Şahane olur valla, bende çok kamp malzemesi  babadan sebep bizimkisi sever öyle şeyleri çok, extra masrafta gerekmez, çok süper olurrr  ;O)
- Süpermiş o zaman bir nereye gidilecek ikincisi araba bunları hallettik mi tamam, bir sonra ki görüşmeye aksiyon alalım 
- Yihhuuuu, yubiiiiieee şakşakkk şukşuk....bir dolu sevinme efekti
- Sonsuuuz bir sessizliiiik.........

B tipi tontosh;
- Yaaaa kamp yapsak yaaa! Süper olmaz mı!... 
- Ayyy yok yaaa...... ben kalamam ööölee yerlerde....... börtü böcek hem biryerimizi ısırırlar, hiç konforlu bişeyde değil, kurt kapar ayı iner.Biz en iyisimi yurtdışına filan gidelim ne dersin?

◄◄ Bu duruma cevaben ben oluyorum yanda ki 

Yahu sevgili Sincoshcan, bana söyle bu aşağıda ki gibi bir çadırin olsa kampa gitmezmisin hiç :O) 
Koşa koşa gidilmez mi? .... kurulmaz mı? ... ve seyriline bakılmaz mı?
Biriii beni kampa rsüüüüüüüün müü ltf 
:O)







 Fotoğraflar designjungle'dan araktır benim denklanşörümle bir bağlantısı yoktur.


Tasarımcı parmağı dokunmuş bu sevgili Çadırtoshlar kapış kapış satılmış oldukça rağbet görmüşler, kamp işini eğlenceye dönüştüren bu çadırları masum küçük ormancıklarda kullanmanız tavsiye olunur yoksa sabah biri Ayı tarafından öpülerek uyandırılabilirsiniz benden söylemesi. 

Sincosh musmutlu huzurlu bir haftasonu diler....




10 Haziran 2012 Pazar


 
BİR ZAMAN SONRA

  • Kısaca neler oldu neler?
  • Venedik maskesi workshop'u

Sincoshculaaar.....Uzun uzun zaman geçti yazmayalı hem yazmayı hem paylaşmayı sizleri, blogumu çok çok özlemişim. Son yazımdan bu yana ayağımı yerden kesen bir dostum oldu o birrrr kızmızı, o bir ayakları yerden kesen, o bir cosh cosh, o bir sevgi kanadı ve o bir bisiklet.... :O) Henüz çok çok uzun yolculuklara, aklımızdakileri yola koymaya vakit olmadı ama beni üstüne attığı her vakit şimdiye dek en supersonic günler arasına girmeyi başardı doğrusu. Bunun dışında ki yaşamım da aynı güzelliği ile şaşırtmacaları, bol kahkahaları, duygusal patlamaları ve sohpetsel ve vakitsizlikten muzdarip olarak normal seyirinde devam ediyor diyebilirim.

 
Bu kısa girizgahtan sonra gelelim bugünün anlatmacasına. Geçen haftalarda arkadaşlarımdan birinden gelen maille gitmeye karar verdiğimiz Venedik Maskesi yapımı workshop'una katıldık bugün. Nişantaşında minnoş bir atölye. Muhteşem sarı duvarlar, bir minik bahçe, demlenmiş çay ve koca bir dikdörtgen masa. Masanın üstünde bizim için hazırlanmış önlükler, seçebilmemiz için iki çeşit maske, boyalar, simler, kalıplar, boncuklar, tüller, tüyler akla gelebilecek her tipten süs malzemesi vardı. Yapım aşamasına geçmeden öğretmenimiz Gülistan hanımı kısa bir tanıdıktan sonra kendisinin dünya maskeleri konusunda ciddi bir merakı olduğunu öğrendik asıl uzmanlık alanı ise Seramik sanatçılığıymış ve eğer olabilirse bu sene Venedik festivaline katılmayı istiyormuş kim bilir belki bu sene yollarımız birde bu festivalde kesişir. Açıkcası Cirque du soleil'i ilk keşfettiğimden beridir maskelere bayılır olmuştum ama hiç yapmayı düşünmemiştim hayranlığın gerçekle buluşacağı gün bu günmüş meğer "kutlu olsun" demekten kendimi alamıyorum :O)

 
Dinlediğimiz ve benim sonradan eve gelip kısaca okuduğum biriki şeye bakılırsa. Maske İtalyan kültüründe oldukça kullanılan bir obje özellikle de Venedikte. Bilhasasa Rönesans döneminde tiyatroda da bol bol kullanılırmış fakat şimdi festivalerlde ve bunun dışında hediyelikçilerde bol bol bulabileceğiniz birşey haline gelmiş. Öğretmenimizin söylediğine bakılırsa maskenin çıkışı sosyal statü ile insanların ayrıştırılmasına karşı bir protestoymuş. Hem festivalin hemde festivalde maske takmanın ana teması buymuş. İnsanlar maskeleri taktığında asıl kimlikleri gizlendiği için statü kavramı en azından festival süresince son buluyormuş. İşte bize verilen bilgi kısaca bu yine herzaman ki gibi wikipedia da bu konuda da güpgüzel detaylıca birşeyler yazılmış. Okumak isteyen olursa tam da aşağıda ki linki tıktıklayabilir :O)http://en.wikipedia.org/wiki/Carnival_of_Venice#Venetian_carnival_masks

 
Gülistan öğretmen bize birkaç örneğin basılı olduğu kağıtlar dağıttı fikir vermesi açısından ama sanırım yine de her birimiz yaratıcılığımızı konuşturduk ki kendisi de şimdiye dek gördüğü en yaratıcı workshop olduğunu söyledi kursun sonunda. Şimdi kısaca neler yaptığımızı anlatacağım belki evde denemek isteyen olur diye. Öncelike maske seçimi; maskerin biri tam yüz formunda diğeri ise sadece gözleri kaplıyan cinsten  iki alternatifliydi ben çalışma alanı fazla olsun diye ilk alternatifi seçtim ama aklım diğerinde de kalmadı değil. Her bir aşamayı fotoğraflamak çok isterdim ama pilim az olduğu için sadece sonucu çekmeyi tercih ettim. Maskemizi seçtikten sonra duvara asabilemek için gerekli olan ipleri maskeye bağladık sonrasında silver, gold ve bronze olan renklerden, maskemizin zeminini seçtik ben silver olan ile boyadım. Bu işlem için, tepesinden bize bakan kedilerin olduğu yaklaşık 6m2 bahçeye çıktık gruplar halinde, sprey boya ile yaklaşık birkaç sn aldı boyama işlemi ve hemen maskelerimizi alıp masamızın başına geçtik asıl güç olan şey burda başlıyor çünkü maskeyi nasıl tasarlayacağını belirliyorsun bir dolu farklı şekilli kalıplar vardı ve hemen hemen herkes bu kalıpları kullanarak maskelerini oluşturdu ben elimle birşeyler çizmeyi seçtim ve başladım kurşun kalem ile karalamaya :O) çiz-sil işlemlerinden sonra biri sonunda içime sindi :O) burda iş bitmiyor elbette ikinci zor part ise renk seçimi. Bir dolu renk ve sim arasında bayağı bocalanıyor kendimi sadece içimden geçen renklere bıraktım boyadım simledim tüyler yapıştırdım ve sonunda beğendiğim birşey çıktı ortaya. Bu musmutlu günü benimle paylaştığınız için çoook mutluyum.

 
Musmutlu su kadar hafif bir hafta başlasın hepimize......

 

 

 
 Tatattatataaaaaaaaaam işte benim maskem

 
 
 
Masketoshumla

 
O an orda bulunan ekip elemanları ve atölyemiz

 
Sincosh selamlarımla........

17 Nisan 2012 Salı

GERİ DÖNÜŞMELER


Evren kadar büyütüğün hayatınn içinde
Bazen  vakitli bazense vakitsizce giden  misafirler vardır
Bazen sesli olur gidişleri gümbür gümbür durduramazsın çığlıklarını
Bazen de  sessizdir çıt çıkmaz...
Sende yerini derin bir dinginliğe ve yeşil bir huzura bırakır
Birgün döneceğini bilirsin....

İşte biri hayatıma aynen böyle döndü yaşaaasııın.... Uzun yorgunlukların yerini öyle bir mutluluk aldı ki tarif edebilmem imkansız.
Uzun zamanlar geçmişti ve hiç çıt çıkmamıştı, herkes birşekilde diğerinden habersin yaşayıp gitmişti ve biz onca zaman hiç geçmemiş gibi, hiç büyümemişiz gibi, hiç ağlamamışız gibi, hiç bıkmamışız, hiç çok pöüüflememişiz gibi  bıraktığımız yerden devam edebildik.
Biraz eski günlerin bıdı bıdıları, biraz eski zamanların kıkırkıkırları, göç eden herşey  geri döndü kısacası. Çok mutluyum, deli gibi mutluyum, kamburlarımın biri daha iyi oldu,  eksik kalan yerlerimden biri daha tamamlandı, yenilendim, eklendim, çoğaldım, hasretler bitti büyüdüm kocamanlaştım kalbim aşağı doğru derinleşti, sırtımdan çıkarmışcasına şişti, kulaklarım kırmızı iki çilek oldu böyle kendi içimde başkalaşıverdim. Çoştum ben! içim içimden çoştu - taştı!
Daha ötesi kelimelerin kifayesizliği .... Kutlu olsun dün!
Ayırığa geri dönüşelim! Koşarak coşaraaak!
Sincosh bugün gökkuşağının tepeceğinde, bulutların üstünde, selamlar oradan sizlere şelale bugün.




Yukarıda ki fotoğrafı çok seviyorum Raymond Cauchetier (1962) çekmiş 
F.Truffaut'un Jules&Jim filminden


8 Nisan 2012 Pazar

I feel good...... but little bit complicated





Yine uzun zaman oldu yazmayalı ama bu defa oldukça sebepli sincoshçular, bir boğaz şişiğim, bir burun tıkanıklığım bir hapşirik şupşuruk durumlarım var üstüne birde yine kızsal mevzular ve dolunay çeşnisi :O) şükür bugünleri gösterenlere dedirtecek cinsten. Neyse ki şu dk. halim yukarda ki tontoşun ki kadar olmasa da yakınlarında bir yerde diyebilirim. Ohhhh!

Fark ettim de hep bir pazar akşam üstü yazma dürtüsü oluyor içimde, bugün yine aynı his ve işte laptop'un şahane harfleri üzerinde gezinmece başladı bile. Aslında uzun uzun anlatacak çok şey birikti içimde sürekli içsel bir seyahatteyim son zamanlarda ama o kadar karmaşık ki sade ve güzel kelimeleri ayıklayıp anlatacak dinginliğe henüz ulaşmış değilim doğrusu. Yaşın ilerlemesinden midir bilemiyorum ama  içimde ki slogan son zamanlarda hep "Deeeğiiiiştir" diyor. Aklımda değiştirmek istediğim bir dolu şey var da ne yalan söyleyeyim ama hepsine uydurduğum bir bahane de var. Artık bu değiştirme işini tepeden tırnağa ele almanın vakti geldi de geçiyor fakat nasıl yapmalıyım? kısmı konusunda henüz çok fikir sahibi değilim Önerisi olan var mı?

Değiştiiir diye bağıranlar aşağıda buyrun;

- İşsel durumlar
- Kazık kadar oldun halen ailenle yaşıyorsun- E bi eve çık bari durumsalı
- Sigara azaltıla daha mümkünse bırakıla krizi
- Spor yapıla- yapıyorumculuk oynamamaca
- En relax olduğun ortamlarda oluna zoraki olunmalardan kaçıla bu olunmaya çalışma durumu tüm enerjimi yiyoooo.

Bende ki durumun ne derece bir karşık pizza olduğu tüm açıklığı ile ortada, bundan sonra ki yazımda yeni adımlar atmış olmayı dileyerek şahane bir pazar akşamı dilerim.

Bu akşam için planım;

Kız kardeşim ellerinden yapılmış - elmalı kurabiye ve kahve eşliğinde 50:50 filmi ( aslında bu filmi uzun zaman  beklettim biriyle seğretmek için ama ne yapalım yanlız seğretmek mümkün oldu )
Film hakkında: 50:50 filmi bu sene İF'de gösterildi gerçek hikayeden uyarlama bir komedi-dram filmi. Biraz daha detay diyorsanız bu taraftan buyrun http://www.imdb.com/title/tt1306980/

Sincosh selamlar,