SINCOSH'un COSHCOSH'u
Özgürlüğün kanatları
Bir kırmızı ve iki teker
Tekerlerin, hep bulutlara sürer
Sincosh'u deli gibi mutlu eder.....
İyiki varsın cosh cosh ! sen çok yaşa..... :O)
Öyle istedim ki benim olmasını, neredeyse bir memurun senelerce para biriktirip ev sahibi olmayı istemesi kadar. Benim olduğunda, ona kavuştuğumda, beni sarmaladığında içimde ki mutluluğu tarif edebilmem imkansız. Kanatlarım oldu, mutluluğa kaçışlarım ve buluşmalarım oldu birtanecik tontoshum :O)
Hiç abartısız hatta anlatamayacağım kadar çok seviyorum, öyle çok seviyorum ki tekerleği patladığında, patladığına inanmak istemedim günlerce, lastik söndükçe babamı bisiklet odasına çağırıp çağırıp lastiği şişirdik ve yeniden söndüğünü gördüğümde çocuklar yapıyor diye hayıflanıp durdum, neden böyle oluyor diye ağladım, sonunda bir bisikletçiye gittik ve pisoş bir camın tekerlekten içeri haince sızdığını ve benim zavallı coshcoshumun lastiğini patlattığını öğrendim :O) neyse ki kısa sürede eski formuna kavuştu şimdi tek derdi benim ona biraz vakit ayırmam onunla uzun kısa yolculuklar yapmam. İşte böyle sincoshcular artık tanıştığınıza memnun olduysanız belki bundan sonra ki yazım onunla bir yolculuğum olur kimbilir.:O)
Sincosh selamlarımla musmutlu bir hafta diliyorum........
29 Temmuz 2012 Pazar
15 Haziran 2012 Cuma
GEÇMİŞİN DÜŞÜNSELİ, BUGÜNÜN DEPREŞİSİ
Senelerdir şöyle bir kamp tatili yapmak isterim de yanımda bana eşlik edecek birini bulamadım. Bu çadırları görünce yine aynı hisler kımıl kımıl kımıldanmaya başladı içerimde. Esasen hiç yapmadığım için pür bir macera benim için ve kafamda filmlere yaraşır sahneler.
Sabah kalktığında mis gibi orman
kokusu, buz gibi deniz, kuş cıvıltıları, gözlerini kamaştıran deniz mis gibi
havada yapılan kahvaltı, güzel hafif bir müzik, ağaçları ve bitkileri
inceleyecek bolca zaman, ormanı keşfetmek için bolca zaman belki şans varsa
ufak bir tepeciğe tırmanış yazsam bayağı yazabilirim haaa... unutmadan gece
yakılan kamp ateşi etrafında içilen içkiler, mis gibi muhabbet böyle bir
fairytale benim kamp düşünselim.
Her yaz başı aynı muhabbet döner,
A tipi tontosh;
- Yaaaa kamp yapsak yaaa! Süper olmaz mı!...
- Şahane olur valla, bende çok kamp malzemesi babadan sebep bizimkisi sever öyle şeyleri çok, extra masrafta gerekmez, çok süper olurrr ;O)
- Süpermiş o zaman bir nereye gidilecek ikincisi araba bunları hallettik mi tamam, bir sonra ki görüşmeye aksiyon alalım
- Yihhuuuu, yubiiiiieee şakşakkk şukşuk....bir dolu sevinme efekti
- Sonsuuuz bir sessizliiiik.........
B tipi tontosh;
- Yaaaa kamp yapsak yaaa! Süper olmaz mı!...
- Ayyy yok yaaa...... ben kalamam ööölee yerlerde....... börtü böcek hem biryerimizi ısırırlar, hiç konforlu bişeyde değil, kurt kapar ayı iner.Biz en iyisimi yurtdışına filan gidelim ne dersin?
◄◄ Bu duruma cevaben ben oluyorum yanda ki
Yahu sevgili Sincoshcan, bana söyle bu aşağıda ki gibi
bir çadırin olsa kampa gitmezmisin hiç :O)
Koşa koşa gidilmez mi? .... kurulmaz mı? ... ve
seyriline bakılmaz mı?
Biriii beni kampa götürsüüüüüüüün müü ltf
:O)
Sincosh musmutlu huzurlu bir haftasonu diler....
10 Haziran 2012 Pazar
- Kısaca neler oldu neler?
- Venedik maskesi workshop'u
Sincoshculaaar.....Uzun uzun zaman geçti yazmayalı hem yazmayı hem paylaşmayı sizleri, blogumu çok çok özlemişim. Son yazımdan bu yana ayağımı yerden kesen bir dostum oldu o birrrr kızmızı, o bir ayakları yerden kesen, o bir cosh cosh, o bir sevgi kanadı ve o bir bisiklet.... :O) Henüz çok çok uzun yolculuklara, aklımızdakileri yola koymaya vakit olmadı ama beni üstüne attığı her vakit şimdiye dek en supersonic günler arasına girmeyi başardı doğrusu. Bunun dışında ki yaşamım da aynı güzelliği ile şaşırtmacaları, bol kahkahaları, duygusal patlamaları ve sohpetsel ve vakitsizlikten muzdarip olarak normal seyirinde devam ediyor diyebilirim.
Tatattatataaaaaaaaaam işte benim maskem
Masketoshumla
O an orda bulunan ekip elemanları ve atölyemiz
Sincosh selamlarımla........
17 Nisan 2012 Salı
GERİ DÖNÜŞMELER
Evren kadar büyütüğün hayatınn içinde
Bazen vakitli bazense
vakitsizce giden misafirler vardır
Bazen sesli olur gidişleri gümbür gümbür durduramazsın
çığlıklarını
Bazen de sessizdir
çıt çıkmaz...
Sende yerini derin bir dinginliğe ve yeşil bir huzura bırakır
Birgün döneceğini bilirsin....
İşte biri hayatıma aynen böyle döndü yaşaaasııın.... Uzun
yorgunlukların yerini öyle bir mutluluk aldı ki tarif edebilmem imkansız.
Uzun zamanlar geçmişti ve hiç çıt çıkmamıştı, herkes
birşekilde diğerinden habersin yaşayıp gitmişti ve biz onca zaman hiç geçmemiş
gibi, hiç büyümemişiz gibi, hiç ağlamamışız gibi, hiç bıkmamışız, hiç çok
pöüüflememişiz gibi bıraktığımız yerden
devam edebildik.
Biraz eski günlerin bıdı bıdıları, biraz eski zamanların
kıkırkıkırları, göç eden herşey geri
döndü kısacası. Çok mutluyum, deli gibi mutluyum, kamburlarımın biri daha iyi
oldu, eksik kalan yerlerimden biri daha
tamamlandı, yenilendim, eklendim, çoğaldım, hasretler bitti büyüdüm
kocamanlaştım kalbim aşağı doğru derinleşti, sırtımdan çıkarmışcasına şişti,
kulaklarım kırmızı iki çilek oldu böyle kendi içimde başkalaşıverdim. Çoştum
ben! içim içimden çoştu - taştı!
Daha ötesi kelimelerin kifayesizliği .... Kutlu olsun dün!
Ayırığa geri dönüşelim! Koşarak coşaraaak!
Sincosh bugün gökkuşağının tepeceğinde, bulutların üstünde, selamlar oradan sizlere şelale bugün.
Yukarıda ki fotoğrafı çok seviyorum Raymond Cauchetier (1962) çekmiş
F.Truffaut'un Jules&Jim filminden
8 Nisan 2012 Pazar
I feel good...... but little bit complicated
Yine uzun zaman oldu yazmayalı ama bu defa oldukça sebepli sincoshçular, bir boğaz şişiğim, bir burun tıkanıklığım bir hapşirik şupşuruk durumlarım var üstüne birde yine kızsal mevzular ve dolunay çeşnisi :O) şükür bugünleri gösterenlere dedirtecek cinsten. Neyse ki şu dk. halim yukarda ki tontoşun ki kadar olmasa da yakınlarında bir yerde diyebilirim. Ohhhh!
Fark ettim de hep bir pazar akşam üstü yazma dürtüsü oluyor içimde, bugün yine aynı his ve işte laptop'un şahane harfleri üzerinde gezinmece başladı bile. Aslında uzun uzun anlatacak çok şey birikti içimde sürekli içsel bir seyahatteyim son zamanlarda ama o kadar karmaşık ki sade ve güzel kelimeleri ayıklayıp anlatacak dinginliğe henüz ulaşmış değilim doğrusu. Yaşın ilerlemesinden midir bilemiyorum ama içimde ki slogan son zamanlarda hep "Deeeğiiiiştir" diyor. Aklımda değiştirmek istediğim bir dolu şey var da ne yalan söyleyeyim ama hepsine uydurduğum bir bahane de var. Artık bu değiştirme işini tepeden tırnağa ele almanın vakti geldi de geçiyor fakat nasıl yapmalıyım? kısmı konusunda henüz çok fikir sahibi değilim Önerisi olan var mı?
Değiştiiir diye bağıranlar aşağıda buyrun;
- İşsel durumlar
- Kazık kadar oldun halen ailenle yaşıyorsun- E bi eve çık bari durumsalı
- Sigara azaltıla daha mümkünse bırakıla krizi
- Spor yapıla- yapıyorumculuk oynamamaca
- En relax olduğun ortamlarda oluna zoraki olunmalardan kaçıla bu olunmaya çalışma durumu tüm enerjimi yiyoooo.
Bende ki durumun ne derece bir karşık pizza olduğu tüm açıklığı ile ortada, bundan sonra ki yazımda yeni adımlar atmış olmayı dileyerek şahane bir pazar akşamı dilerim.
Bu akşam için planım;
Kız kardeşim ellerinden yapılmış - elmalı kurabiye ve kahve eşliğinde 50:50 filmi ( aslında bu filmi uzun zaman beklettim biriyle seğretmek için ama ne yapalım yanlız seğretmek mümkün oldu )
Film hakkında: 50:50 filmi bu sene İF'de gösterildi gerçek hikayeden uyarlama bir komedi-dram filmi. Biraz daha detay diyorsanız bu taraftan buyrun http://www.imdb.com/title/tt1306980/
Sincosh selamlar,
1 Nisan 2012 Pazar
GENÇLİĞİ KERELERİ
Eski zamanlar... genç kızlığa ilk adımlar.... Kelebekler.... Yüzün kızarması...Filmlerde ki adamlara aşık olmalar aynı filmleri defalarca seğretmeler filmi dondurmalar, bakmalar ve bakmalar, dergilerden bulunan fotoğraflarla dolapları bezemeler. Öyle filmler var ki aklımda say say bitmez yormayayım sadece ikisini söyleyeceğim :O) biri Leonardo Dicaprio'nun oynadığı Romeo&Juliette diğeri de Dirty Dancing halen aklıma düştüklerinde seğrederim ne yalan söyleyeyim. Bugün de eklediğim şarkıyı sanırım bir 30kez dinledim, öğrendim wecam'le kayıt yapıp bende onlara eşlik ettim sevgiyle.
Sincosh size şahane Pazarlar diler.... Kuşlara ekmek atmayı, kedileri sevmeyi, köpeciklerin başını okşamayı atlamayın bu Pazar ve bir çiçeğe sadece bir çiçek olduğu için bir bakın bakalım.
Sincosh selamlar,
21 Mart 2012 Çarşamba
BAHAR........
Mevsimler'den baharı kutluyoruz bugün ve hasretlerimiz yerini koca gülümsemelere bırakıyor artık YA-ŞAA-SIIIN :o)
Google'ın bugünkü temasını çok beğendim, işi gücü bıraktım hemencecik paylaşayım istedim.
Bol güneşli
Bol çiçekli
Bol bahar kokulu
Bol yeşilli,çiçekli, böcekli
Bol huzurlu, rahat su gibi günler geliyor olsun
Bunların hepsi dileklerden öte gepgerçek olsun....
Gelelim günün armağanlarına :O)
1- Süpsüper bahar fotoğrafları
http://www.smashingmagazine.com/2009/03/23/35-high-quality-pics-for-spring-inspiration/
http://creativefan.com/spring-photography/
2- Fotoğraflara bakarken dinlemeniz için birde müzik seçtim
Sincosh baharın hastasıdır bilenler bilmeyenlere anlatsın?
Sevgiler.....
17 Mart 2012 Cumartesi
PILLOWMOB
Haftasonu + boş vakit + biraz internet ve yeni keşif= Pillowmob.
Çok eğlenceli, çok komik, çok şahane birşeycikler bunlar. Doğrusu yakın biryerler de olsaydı sanırım bende yatağımda bunlardan birkaç tane isterdim. Bu yastıklar, basit tasarımların şahanelerinden artık benim için. Kutlu olsun! Paylaştıkça çoğalan sincosh gururla sunar.
Musmutlu haftasonları,
Haftasonu + boş vakit + biraz internet ve yeni keşif= Pillowmob.
Çok eğlenceli, çok komik, çok şahane birşeycikler bunlar. Doğrusu yakın biryerler de olsaydı sanırım bende yatağımda bunlardan birkaç tane isterdim. Bu yastıklar, basit tasarımların şahanelerinden artık benim için. Kutlu olsun! Paylaştıkça çoğalan sincosh gururla sunar.
Musmutlu haftasonları,
15 Mart 2012 Perşembe
O'na.....
Buluttu ayaklar,
Kuştu kalp,
Çoştu, koştu.
Görebilmek için
Kelebek oldu
Rengarenk uçtu
Sincosh Catrin Welz-Stein sever, bu böyle biline!
Sincosh sevgilerle..........
TODAY's best...
Bazen bir fotoğraf üzerinizde ki tüm ağırlığı alır ve sizi
bambaşka bir hikayenin oyuncusu yapar. İşte o an!
Yukarıda ki fotoğraf çok güzel değil mi? Yada yukarıda ki fotoğraf çook güzel :O)
Bu aralar oldukça yoğun zamanlar geçip gidiyor, saçımı taramaya vakit yok desem bu defa cidden abartmış olmam :O) Biraz huzur ve hikaye lazımdı bana içimin de içinden istedim ve işte geldi. İşte o an!
Hayır yazdığım ne'ceyse :OP
Sincosh selamlar,
Hayır yazdığım ne'ceyse :OP
Sincosh selamlar,
8 Mart 2012 Perşembe
7 Mart 2012 Çarşamba
GÜLEREK BAŞLA....
"Gülmek içindeki enerjiyi yüzeye taşır. Düşünmek sona erer. Gülerken düşünmek imkansızdır. Birbirinin tam zıddıdır: ya gülersin ya da düşünürsün. Gerçekten gülersen düşünceler durur..." Osho
Aslında bunları okumak her ne kadar farkındalığı arttırsa da insanın bu tip şeyleri yine en güzel öğreneceği kendisidir diye düşünüyorum.
Gözlemci ve kendinin kaşifi olmak lazım öncelikle.
Güne gülerek başlıyorsam en zor zamanların bile bedenimde etkisi bir sinek ısırığı kadar oluyor ama gel gelelim depresif ve bunu sürdürmeye meyilli bir güne selam verdiysem içimde ki keçiyi kovalayabilene aşk olsun.
Gözlemci ve kendinin kaşifi olmak lazım öncelikle.
Güne gülerek başlıyorsam en zor zamanların bile bedenimde etkisi bir sinek ısırığı kadar oluyor ama gel gelelim depresif ve bunu sürdürmeye meyilli bir güne selam verdiysem içimde ki keçiyi kovalayabilene aşk olsun.
O zaman ne yapıyoruz deniyoruz! Her sabah ayna da ne olursa olsun kendimize gülümsüyoruz ve sonra yola devam ediyoruz.
Hadi hadiiii gülüşelim mi? ;O)
4 Mart 2012 Pazar
Sevgili HEY HEY!lerim sizi çoook seviyorum ama artık "Yallah!"
Uzun uzun bir zaman olmuş gibi hissediyorum bloga yazmayalı,
şu hergün yazabilen arkadaşlar gibi sadık olmayı beceremedim tüf ki nasıl
kıskanıyorum sizleri bir bilseniz :O) Geçtiğimiz son bir hafta aslında öyle
zaten çok bir şey yazacak enerjide ve sağlıklı bir ruh halinde değildim. İşsel
bunaltılar ve bunlardan kaçırılan birkaç saat kendimi yatıştırmalar ile
geçirdim diyebilirim ki bu haftasonu da aynı hey heycikler peşimi bırakmadı bir
türlü. Hayır ay takvimini açtım baktım, dolunaya daha nerdeyse bir hafta var kızsal durumlar pek yakın değil "eeeee o zaman
neden be minnoş heyhey kuşları içimde kanat çırpıp duruyorsunuz?" Tüm gün ara
ara düşündüm ve sonunda onları kabullenip yemlerini verip susturdum.
Yemleri mi :O) ; en
rahat ev kıyafetleri, ponponlu patikler ( Bu yılbaşı aldığım en sıcak ve en
sevdiğim hediyem) ve mis gibi yumuşatıcı kokan yatak. Bu poz ve sınırlar içinde
sevgili kuşcanlar hemen huzur buldular diyebilirim. Onlar yuvalarında mışıl
mışıl uyurken bende yazayım dedim. İki bölüm Walking Dead’den sonra juppala
rüyalar ülkesi artık.
Musmutlu bir hafta başlasın!! Cikcik kuşlar, mis gibi güneş
dolu sabahlar, huzur dolu isyanlardan uzakta bol bol gülümsemeli bir haftaya
çook HAZIRIIIM.
Selam olsun sana “Hoşcanhafta”…..
Sincosh selamlarımla,
21 Şubat 2012 Salı
Biri bana KAHVE mi dedi :O)
Kahve üzerine bayağı bayağı yazılı çizili döküman var meraklısına, güzel sözlük bilgileri ise işte tam bu kelimenin sonunda http://tr.wikipedia.org/wiki/Kahve
Lakin kahve & cafe benim için bambaşka birşey; hayatın içinde bir minnoş hayatçık gibi. Kokusu, aroması mest olduğum şey, cafe ise şöyle güzel miniş rahat koltuklu, güzel müzikli, hoş manzaralı, sıcacık, sabahtan akşama sıkılmayacağım yer. Yazıp, karalayacağım, okuyacağım, gözlemleyeceğim bir sıkığınak, bir hoş musmutlu durak.
Beğendim cafeleri kokuları ile hatırlarım ben, eskiden İstiklal'de İstavrit vardı içinde ki güzel anılarımla yanıp yok olduğunda ağlamıştım, Emirgan'da ki Çınaratı' nı şuanda ki hali ile görmeye tahammül bile edemiyorum tüm çocukluk anılarıma ihanet gibi geliyor. Meşhur bir kahve zincirinin Bebek şubesi ahh ahhh! öyle şanslı bir yer varmıdır? Denizin dibi. Bir geminin geçişi ile sırılsıklam olmuştum nasıl unuturum. Stajerlik zamanlarımda sabah kahvaltılarımızı ettiğimiz Yeniköy Emek kahve hele de deniz kenarı yer tutmuşsan herşey şahane. Say say bitiremem sanırım hele geçen sene gidebildiğim Viyana'nın cafelerinden hiç bahsetmeyeyim bile ne çok hayal kurdum o minicik enfes melanjları yudumlarken dönüşte sürekli bir arkadaşla kıpırdanıp durduk " Ahh ahhh oralarda expat olmak vardı" diye :O) Şimdi bunun hayallerini kurduğumuz arkadaşım Almanya yolcusu ( dip not ) Eh artık hayali tamamlama işi bana kaldı lakin nasıl olur nasıl olacak konusunda pek bilgi sahibi değilim olmadı şartlar şahaneleşirse yılda bir hafta gidilecek yerler arasına girmiş bulunmakta. Kahve & Cafe'ler arası hayallere dalmışım ki iyide bir örnekleme oldu aslında işte bir kahvede milyon tane hikaye & hayal yaratan tipim ben.
Her yudumda sanki içime yeni yeni tohumları ile hikayeler ekleniyor. Hele kahvenin yanında şöyle ballı lokumlu bir hoş sohpet arkadaş varsa dört köşe kediler gibi mırılmırıl şımarık olurum, kıpırdanan içim oturup içimde bağdaş kurup şöyle sağa sola kaykılarak iyice bir yerleşir yerine. İşte böyle nerden nasıl geldi aklıma bu konu bilmiyorum ama bu akşam da bir arkadaşımlaydım belkide tüm bu hisleri o anımsattı bana ama geldi, döktüm paylaştım gitti.
Bu arada en sevdiğim yönetmenlerden sevgili Jarmush'un kolesksiyonundan Coffee & Cigarettes' e de ayrı bir düşkünlüğüm vardır yakınlarda yeniden izleyeceğim raftan masaya indirildi.
Yukarıda ki fotoğraf ile malum sabah okuyacaklara "Günaydııııın! :O)" diyerek sevene kahve kokulu, güzel muhabbetli bir gün diliyorum sevmeyene de yukarıda ki fotoğrafları hediye ediyorum fotoğraf her zaman ekmek gibi sıcacıktır .
Bu yazının anlam ve önemine uygun birde parça ekliyorum.
Mahler: Rückert Lieder - Ich Bin Der Welt Abhanden Gekommen (i have lost track of the world)
Geriye kaldı Sincosh selamlar....
Selam olsun efendim :O) böyle Sincosh Sincosh ama
Kahve üzerine bayağı bayağı yazılı çizili döküman var meraklısına, güzel sözlük bilgileri ise işte tam bu kelimenin sonunda http://tr.wikipedia.org/wiki/Kahve
Lakin kahve & cafe benim için bambaşka birşey; hayatın içinde bir minnoş hayatçık gibi. Kokusu, aroması mest olduğum şey, cafe ise şöyle güzel miniş rahat koltuklu, güzel müzikli, hoş manzaralı, sıcacık, sabahtan akşama sıkılmayacağım yer. Yazıp, karalayacağım, okuyacağım, gözlemleyeceğim bir sıkığınak, bir hoş musmutlu durak.
Beğendim cafeleri kokuları ile hatırlarım ben, eskiden İstiklal'de İstavrit vardı içinde ki güzel anılarımla yanıp yok olduğunda ağlamıştım, Emirgan'da ki Çınaratı' nı şuanda ki hali ile görmeye tahammül bile edemiyorum tüm çocukluk anılarıma ihanet gibi geliyor. Meşhur bir kahve zincirinin Bebek şubesi ahh ahhh! öyle şanslı bir yer varmıdır? Denizin dibi. Bir geminin geçişi ile sırılsıklam olmuştum nasıl unuturum. Stajerlik zamanlarımda sabah kahvaltılarımızı ettiğimiz Yeniköy Emek kahve hele de deniz kenarı yer tutmuşsan herşey şahane. Say say bitiremem sanırım hele geçen sene gidebildiğim Viyana'nın cafelerinden hiç bahsetmeyeyim bile ne çok hayal kurdum o minicik enfes melanjları yudumlarken dönüşte sürekli bir arkadaşla kıpırdanıp durduk " Ahh ahhh oralarda expat olmak vardı" diye :O) Şimdi bunun hayallerini kurduğumuz arkadaşım Almanya yolcusu ( dip not ) Eh artık hayali tamamlama işi bana kaldı lakin nasıl olur nasıl olacak konusunda pek bilgi sahibi değilim olmadı şartlar şahaneleşirse yılda bir hafta gidilecek yerler arasına girmiş bulunmakta. Kahve & Cafe'ler arası hayallere dalmışım ki iyide bir örnekleme oldu aslında işte bir kahvede milyon tane hikaye & hayal yaratan tipim ben.
Her yudumda sanki içime yeni yeni tohumları ile hikayeler ekleniyor. Hele kahvenin yanında şöyle ballı lokumlu bir hoş sohpet arkadaş varsa dört köşe kediler gibi mırılmırıl şımarık olurum, kıpırdanan içim oturup içimde bağdaş kurup şöyle sağa sola kaykılarak iyice bir yerleşir yerine. İşte böyle nerden nasıl geldi aklıma bu konu bilmiyorum ama bu akşam da bir arkadaşımlaydım belkide tüm bu hisleri o anımsattı bana ama geldi, döktüm paylaştım gitti.
Bu arada en sevdiğim yönetmenlerden sevgili Jarmush'un kolesksiyonundan Coffee & Cigarettes' e de ayrı bir düşkünlüğüm vardır yakınlarda yeniden izleyeceğim raftan masaya indirildi.
Yukarıda ki fotoğraf ile malum sabah okuyacaklara "Günaydııııın! :O)" diyerek sevene kahve kokulu, güzel muhabbetli bir gün diliyorum sevmeyene de yukarıda ki fotoğrafları hediye ediyorum fotoğraf her zaman ekmek gibi sıcacıktır .
Bu yazının anlam ve önemine uygun birde parça ekliyorum.
Mahler: Rückert Lieder - Ich Bin Der Welt Abhanden Gekommen (i have lost track of the world)
Geriye kaldı Sincosh selamlar....
Selam olsun efendim :O) böyle Sincosh Sincosh ama
19 Şubat 2012 Pazar
Miniscule- Tontoşlar serisi
Hangi kanalda olduğunu hiç mi hiç hatırlamıyorum ama bir bölümünü ağzım açık seğretmiştim sonra aklımdan çıkmış. Geçenlerde bir arkadaşım bir yerde paylaşmış bende abartıp nerdeyse tüm Youtube'da ki serileri izledim. Enfes birşey bu, hayatımda ki tüm minişcanlara eğer torrent olarak bulabilirsem hediye edeceğim eminim onlarda benim kadar heyecanla seğredecekler.
Buyrun seğredin ve kendi kararınızı kendiniz verin ltf arka seslere özellikle dikkat edin.
Sincosh selamlarımla,
Hangi kanalda olduğunu hiç mi hiç hatırlamıyorum ama bir bölümünü ağzım açık seğretmiştim sonra aklımdan çıkmış. Geçenlerde bir arkadaşım bir yerde paylaşmış bende abartıp nerdeyse tüm Youtube'da ki serileri izledim. Enfes birşey bu, hayatımda ki tüm minişcanlara eğer torrent olarak bulabilirsem hediye edeceğim eminim onlarda benim kadar heyecanla seğredecekler.
Buyrun seğredin ve kendi kararınızı kendiniz verin ltf arka seslere özellikle dikkat edin.
Sincosh selamlarımla,
14 Şubat 2012 Salı
AKLIMIN KISADEVRELERI
Aklimin kancalarından sonra kısadevreleri ile karşınızda
olmaktan gururluyum sanırım, evet evet hem gururlu ve de pek bir mutluyum. Kısa
devre nasıl mı oluyor? anlatayım hemen; epeskiden yaşanmış bir olayın dejavu mishali
yeniden vuku bulması olayına ben kendimde kısaca” kısadevre” diyorum :O) Bunu
derken de genellikle iki elimin işaret parmaklarını birbirine sürttürmekten
hoşlanıyorum.
Küpküçükken sürekli birşeyleri başka
birşeylere benzetir dururdum bunlardan en klişesi sanırım bulutlar. Bunu
yapmayanımız var mı hiç sanmıyorum?
Okuldan eve yürüdüğüm yol cennetti doğrusu, boğaz havasının
ardından çam kokuları ile hanımeli karşımı bir miski amber yoldan eve dönerdim
ve arkadaşlar ayrılıktan sonra ki kısım, çok tehlikeli olmakla birlikte
bulutlara bakarak, onları birşeylere benzeterek kafamda hikayeler yazmakla geçerdi.
Beni koruyan ulvi bir güç vardi ki asla bir arabanın atında kalmadım bu yaşıma
kadar sapasağlam gelebildim. Tabi bu durum kafa yukarda yürürken bir elektrik direğine çarpmadığım anlamına da gelmez.
Gelelim kısa devremize :O) Bugün dünyalarca, evrenlerce ünlü
bir tasarımcımızın yeni tasarım lansmanı vardı bizim iş yerinde. Mobilyalar üzerinde
konuştuktan sonra diğer ürün gruplarına geldik ki nerdeyse bir helataşı kaldı
birşeye benzetmediğim. Tasarımcı arkadaşarın birinden aldığım hatta kaptığım
ürünlerin görsellerinin olduğu kağıda bayağı bir karaladım ve sonunda Mosquito ve
Elephant armatürlerimiz oldu. Bu arada da hazır dağılmışken birde mobilya içine
yapılan rafı, önce köpek için mama tabağına sonra lazımlığa benzettikten sonra
tutamadım kendimi ve bastım kahkayı çokta formal bir ortam olmaması sebebi ile
yırttım diyebilirim hatta abartıp birde teee karşımdakine “ya bu armatürü
tasarlarken acaba fazla mı sinek vardı Moss’un etrafında???” diye kıytırıktan
espri bile yaptım.
İşte böyle ama bu halet-i ruhiye mi çok çok seviyorum hep
içimde kalsın imşallah, bazen uyusun çokça uyanık olsun. O olmazsa göklere uzanan
dallar ile asla yeni hikayerler yazamayabilirim ve bu oldukça korkutucu
olabilir.
Sıyrık Sincosh Selamlarımla,
8 Şubat 2012 Çarşamba
Tonton Dedem
TONTON DEDEM
Okullar kapanır pamuktan sakkalı dedimin zilleri çalardı.
Hop hop olurdu içim,
Pamuk sakallarından öpüp yeşil gözlerine bakana dek.
Dizlerine oturturdu beni hep, Bremen mızıkacıları ile başlardı masalları
Ve hiç sonu gelmezdi " Bir daha! larımdan".
(Ali Dedem'e )
Pamuk sakallı dedemi özledim bu gece
Ve kalkıp ona okudum yazdıklarımı
Şimdi rüyalar ülkesine gidiyorum, yumuşacık ellerini bekletmek istemem hiç
size de bir ninni armağan ediyorum ve huzurlu rüyalar diliyorum.
Sincosh selamlarımla,
7 Şubat 2012 Salı
Ve Tanrı Kadını Yarattı;
Tüm sökükleri diksin diye :O)
Sincosh selamlarımla,
30 Ocak 2012 Pazartesi
JAPON BAHÇESİ
Baltalimanında en sevdiğim, huzur bulduğum, mutlu olduğum yerlerden biri "Japon bahçesi" ki bu cumartesi de yolculuğum burdan başladı. Sizler ve kendim için birkaç fotoğrafta çektim aşağıda fakat biraz anlatmakta istiyorum.
Türk ve Japon halklarının kardeşlik duygularının pekiştirmesi, 2003 yılında Japonya'da "Türk yılı" ilan edilmesi ayrıca Shimonoseki kenti ve İstanbul'da ki Boğaz köprüsü arasında ki benzerliği temsilen Japon bahçesi çalışmalarına başlanmış.
Bahçe içinde Japon bahçe sanatında kullanılan bitkiler ve ağaçlar ayrıca karakteristik doğal materyaller kullanılmış. Küçük bir şelale, gölet, gölet üzerinde yüzen ahşap bir kamelya bulunmaktadır. Ayrıca bahçe sanki iki kısıma ayrılmış ve iki kısımı birbirine bağlayan ahşap birde köprü yapılmış. Bahçenin içine girdiğimizde sağ kısımda Japon çayevi bulunmaktadır, eskiden pencerelerinden içeri bakabilecek kadar yakınına gidebiliyordunuz fakat şimdi önünü -sanırım korumak için- bambu çitler ile kapatmışlar.
Japon bahçe sanatında Karesansui adı verilen ( kurubahçe) bir bahçe örneğini de girişte sol tarafınızda bulabilirsiniz. Birkaç araştıma da yaptım :O) bu tip bahçelerde, kum yada çakılların şeklinin bozulmaması için tırmıklarla belirli zamanlarda düzeltilirmiş bir nevi Zen bahçesi ki ben bu şekilde adlandırmayı çok seviyorum. Yazılanların yalancısıyım lakin bahçeye konulan kayalar ve taşlar bile belirli formlarda oluyormuş hatta dediklerine göre çeşitkenar üçgen özellikli kayalar ve taşlar kullanılırmış.Bu taşların belirli bir kısımları toprağa gömülürmüş ve kum en az 5-10cm derinlikli olmalıymış aşağıda fotoğrafını göreceksiniz ve bu tip kuralları olan bir bahçeden beklentiniz farklı olacak ama öyle yalın bir hali var ki :O)
Bahçenin birkaç yerinde fener diye adlandırdıkları taştan objeler bulunuyor hava şartları sebebi ile deli gibi fotoğraf çekmedim aşağıda küçük bir örneği var. Bu fenerlere tourou deniliyor. Bahçede birkaç değişik örneği de mevcut.
İşte böyle güpgüzel bir bahçe burası, kendime en kısa zamanda Japon bahçe sanatı inceliklerini anlatan bir kitap almayı planlıyorum :O) doğrusu araştırma yapınca detaylarına büyülendim ki zaten bitkiler,ağaçlar, kuşlar böcekler yaşam sebebim bari inciğini cinciğini öğreneyim değil mi?
Eğer havalar böyle karlı olursa bu haftasonu, yok olmazsa baharda gidilmesini şiddetle tavsiye ediyorum hatta eğer sıcak bir günde giderseniz şöyle sevdiğiniz bir şiir kitabını, çizgisiz defterinizi ve anılarınızı biriktirmeyi seviyorsanız fotoğraf makinanızı almayı ihtmal etmeyin derim.
Sincosh selamlarımla,
私は君たちを愛して (Yaşasın google translate )
Baltalimanında en sevdiğim, huzur bulduğum, mutlu olduğum yerlerden biri "Japon bahçesi" ki bu cumartesi de yolculuğum burdan başladı. Sizler ve kendim için birkaç fotoğrafta çektim aşağıda fakat biraz anlatmakta istiyorum.
Türk ve Japon halklarının kardeşlik duygularının pekiştirmesi, 2003 yılında Japonya'da "Türk yılı" ilan edilmesi ayrıca Shimonoseki kenti ve İstanbul'da ki Boğaz köprüsü arasında ki benzerliği temsilen Japon bahçesi çalışmalarına başlanmış.
Bahçe içinde Japon bahçe sanatında kullanılan bitkiler ve ağaçlar ayrıca karakteristik doğal materyaller kullanılmış. Küçük bir şelale, gölet, gölet üzerinde yüzen ahşap bir kamelya bulunmaktadır. Ayrıca bahçe sanki iki kısıma ayrılmış ve iki kısımı birbirine bağlayan ahşap birde köprü yapılmış. Bahçenin içine girdiğimizde sağ kısımda Japon çayevi bulunmaktadır, eskiden pencerelerinden içeri bakabilecek kadar yakınına gidebiliyordunuz fakat şimdi önünü -sanırım korumak için- bambu çitler ile kapatmışlar.
Japon bahçe sanatında Karesansui adı verilen ( kurubahçe) bir bahçe örneğini de girişte sol tarafınızda bulabilirsiniz. Birkaç araştıma da yaptım :O) bu tip bahçelerde, kum yada çakılların şeklinin bozulmaması için tırmıklarla belirli zamanlarda düzeltilirmiş bir nevi Zen bahçesi ki ben bu şekilde adlandırmayı çok seviyorum. Yazılanların yalancısıyım lakin bahçeye konulan kayalar ve taşlar bile belirli formlarda oluyormuş hatta dediklerine göre çeşitkenar üçgen özellikli kayalar ve taşlar kullanılırmış.Bu taşların belirli bir kısımları toprağa gömülürmüş ve kum en az 5-10cm derinlikli olmalıymış aşağıda fotoğrafını göreceksiniz ve bu tip kuralları olan bir bahçeden beklentiniz farklı olacak ama öyle yalın bir hali var ki :O)
Bahçenin birkaç yerinde fener diye adlandırdıkları taştan objeler bulunuyor hava şartları sebebi ile deli gibi fotoğraf çekmedim aşağıda küçük bir örneği var. Bu fenerlere tourou deniliyor. Bahçede birkaç değişik örneği de mevcut.
Göletten bir görüntü daha çok kar olacağını hayal etmiştim ama olmadı :O(
Arkada görünen bina ise benim okulumun giriş binası Boğaziçi Behçet Kemal Çağlar Lisesi
Japon çay evi ( Huzur dolu )
Karesansui benim değişimle Zen bahçesi
Tourou
İşte böyle güpgüzel bir bahçe burası, kendime en kısa zamanda Japon bahçe sanatı inceliklerini anlatan bir kitap almayı planlıyorum :O) doğrusu araştırma yapınca detaylarına büyülendim ki zaten bitkiler,ağaçlar, kuşlar böcekler yaşam sebebim bari inciğini cinciğini öğreneyim değil mi?
Eğer havalar böyle karlı olursa bu haftasonu, yok olmazsa baharda gidilmesini şiddetle tavsiye ediyorum hatta eğer sıcak bir günde giderseniz şöyle sevdiğiniz bir şiir kitabını, çizgisiz defterinizi ve anılarınızı biriktirmeyi seviyorsanız fotoğraf makinanızı almayı ihtmal etmeyin derim.
Sincosh selamlarımla,
私は君たちを愛して (Yaşasın google translate )
Etiketler:
Japon bahçesi,
Karesansui,
Shimonoseki,
Tourou
Yine KAR... Hep KAR.....YaşasııııN KAR
Cuma günü çektim bunları.
Ayrıca tanıştırayım efendim :O) bizim bahçenin kedi ahalisi olur atristler ama hepsi de yoktu meydanda, sanırım gördüğüm en mutlu mesut kediciklerdi bunlar, donmuş ellerimi ısıtmak için yanlarından ayrılmak epiyce güç oldu doğrusu.
Sağ ortada iş yerinde bizim yaptığımız kardan adam, büyük fotoğraf ise bahçemizin ağacına bulanmış yuvam
Sincosh selamlarımla,
Cuma günü çektim bunları.
Ayrıca tanıştırayım efendim :O) bizim bahçenin kedi ahalisi olur atristler ama hepsi de yoktu meydanda, sanırım gördüğüm en mutlu mesut kediciklerdi bunlar, donmuş ellerimi ısıtmak için yanlarından ayrılmak epiyce güç oldu doğrusu.
Sağ ortada iş yerinde bizim yaptığımız kardan adam, büyük fotoğraf ise bahçemizin ağacına bulanmış yuvam
Sincosh selamlarımla,
27 Ocak 2012 Cuma
KAR KAR KAAR- Mutlu eden şeyler serisi VOL.1.0
Dünden alarm veren meteoroloji müdürlüğüne ilk kez bu kadar inandım, güvendim; doğrusu belki de inanmak istedim bilemiyorum. Çocukken sanki havada ki kar kokusunu alır koşarak pencere önüne gider miniminicik eller yordamı ile perdeyi aralardım gözlerimi kamaştıracak kadar kar yağmışsa mutluluğun kuyruğuna takılmış bonusla zıp zıp zıplarlar hophop hoplardım.
Bu sabah da çalan telefon sesini susturup yataktan deli gibi bir heyecanla kalktım ve doğru pencereye birde ne göreyim. Kaaar :O) hiç abartmıyorum pencerenin önünde birkaç sn. zıpladım sanırım ve kendimi dışarı atabilmek için o kadar hızlı giyinip çıktım ki ben bile inanamadım.
Yanıma aldıklarım,
1- Fotoğraf makinası
2- Kedi & Köpek maması
3- Yumoşcuk huzur şapkası
Erken çıktım dedim ya hani, hemen evin bahçe kısmında balkonların altında ki kedoşları besledim kutularının içine sokulmuşlar hepsi koyun koyuna yatıyorlardı. Baktım onlarda en az benim kadar mutlu görünüyorlardı. Sonra Bob'un yanına gittim. Sevgili Bob'can babamın av köpeğidir, öyle şirin, sevilme aşığı bir köpektir ki bunu bile saatlece yazabilirim sanırım, onunda kafasını okşayıp mamasını verdikten sonra birkaç foto. çektim sonra yüzümde ki koca gülümseme ile arkadaşımın arabasına bindim.
Yolda yine gözüm ağaçların üstünü kaplamış pamuklardaydı. Yollar temiz, trafik yok birde sevincimiz katlansın diye sahilden gidelim dedik ohh miis. Üstüne üstlük bugün "çakçak günü" yani muhteşem günlerin başlangıcı Cumaaaa yaşasııın.
Mutluyum, mutlusun, mutluuuu
Ahhh yaşamak ne güzel
Selam olsun herkese,
Mutlu, huzurlu, bol karlı ( sokaklarda kimsenin kalmadığını ve her canlının sıcak bir yuvası olduğunu düşünerek)
çok kahkahalı, goygoyların tavan yaptığı bir gün dilerim.
Sincosh selamlarımla,
Dünden alarm veren meteoroloji müdürlüğüne ilk kez bu kadar inandım, güvendim; doğrusu belki de inanmak istedim bilemiyorum. Çocukken sanki havada ki kar kokusunu alır koşarak pencere önüne gider miniminicik eller yordamı ile perdeyi aralardım gözlerimi kamaştıracak kadar kar yağmışsa mutluluğun kuyruğuna takılmış bonusla zıp zıp zıplarlar hophop hoplardım.
Bu sabah da çalan telefon sesini susturup yataktan deli gibi bir heyecanla kalktım ve doğru pencereye birde ne göreyim. Kaaar :O) hiç abartmıyorum pencerenin önünde birkaç sn. zıpladım sanırım ve kendimi dışarı atabilmek için o kadar hızlı giyinip çıktım ki ben bile inanamadım.
Yanıma aldıklarım,
1- Fotoğraf makinası
2- Kedi & Köpek maması
3- Yumoşcuk huzur şapkası
Erken çıktım dedim ya hani, hemen evin bahçe kısmında balkonların altında ki kedoşları besledim kutularının içine sokulmuşlar hepsi koyun koyuna yatıyorlardı. Baktım onlarda en az benim kadar mutlu görünüyorlardı. Sonra Bob'un yanına gittim. Sevgili Bob'can babamın av köpeğidir, öyle şirin, sevilme aşığı bir köpektir ki bunu bile saatlece yazabilirim sanırım, onunda kafasını okşayıp mamasını verdikten sonra birkaç foto. çektim sonra yüzümde ki koca gülümseme ile arkadaşımın arabasına bindim.
Yolda yine gözüm ağaçların üstünü kaplamış pamuklardaydı. Yollar temiz, trafik yok birde sevincimiz katlansın diye sahilden gidelim dedik ohh miis. Üstüne üstlük bugün "çakçak günü" yani muhteşem günlerin başlangıcı Cumaaaa yaşasııın.
Mutluyum, mutlusun, mutluuuu
Ahhh yaşamak ne güzel
Selam olsun herkese,
Mutlu, huzurlu, bol karlı ( sokaklarda kimsenin kalmadığını ve her canlının sıcak bir yuvası olduğunu düşünerek)
çok kahkahalı, goygoyların tavan yaptığı bir gün dilerim.
23 Ocak 2012 Pazartesi
UÇAN BALONUM' a
Bilemezdi ki bavulunun kenarcığına saklandığımı
Gardrobuna saklandığım gibi. 23012012 ( G.CAN)
Pırpır yüreğim heyecanlı ve buruk
Hüzünlü değil merak etme ama sadece şimdiden özlemli
19 Ocak 2012 Perşembe
SABAH KAHVALTISI
Birçok çıpçıtırlar ile biraz süt koca bir tutuncu tasta uyandılar
Tek istedikleri birazcık kar ve bolca mutluluk.....
-O-
Selam olsun yeni günün koca koca gülümsemelerine
Mırnav kedilerine
Pompiş köpeciklerine
Selam olsun en sevdiğim, ağaçlara
Uyandığımda cıvıltılarını duyarsam mutsuz olamayacağım günün kuşlarına
Selam olsun evvelihaneme, gelecek güzel günlerime
İçimde çok güzel bir hisle uyandım bu sabah.
Teşekkürler evren bugün +1 ile başladım güne.
bundan güzel kahvaltı mı olur :O)
Sincosh selamlarımla,
17 Ocak 2012 Salı
VINTAGE
Bir vintage hastasıyım ki sanırım bu durumsal herkesce çok bir popüler de oldu. Vintage ve popülerlik kısmı ise beni cidden gıc'cıık ediyor diyebilirim. Neyse neyse şiddetlenmeden mutlu mesut paylaşımıma devam edeyim. Eski reklam afişleri buldum netin deryadenizinden ve paylaşmak istedim elbette. Buyrun bakın ne güzel şeyler varmış............
Hastasıyım
Wroom Wroom ! Vespa sevmeyen var mı?
Bu fikre bayıldım walla oyun gibi, şimdide olsa hiç düşünmez alırdım ;O)
Tostostan sonra ki aşkımdır "Minnoşminivan" aklıma kedibüsü getirdi şimdi.
Muhteşem değiller mi? Ben bayıldım "Topiclamba"
Gördüğüm en mis sigara, böyle çiçeklenmiş bir paketin ve sigaranın sana kötü davranacağı aklına gelir mi hiç :O)
Renkler muhteşem, kişiselleştirebilecek kadar opsiyon sunan ürünler hep +1 dir nazarımda ;O)
-****-
PS: Burda halen kar yağıyor çok mutlu, tarif edemeyecek kadar mutluyuuum, gözüm dışarıda çalışma isteğim yok :O)
biri beni alıp Ormana en sevdiklerime götürsün pls ve tüm iş yerleri ikinci bir emre kadar kapatılsın.
Musmutlu Sincosh selamlar,
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)